LASIK tedavisinin sonuçlarının çok başarılı olmasına karşın, her türlü tıbbi girişimde olduğu gibi LASIK cerrahisi sırasında veya sonrasında da komplikasyon olarak adlandırılan bazı istenmeyen sonuçların ortaya çıkması mümkündür. Uygun gözlerde uygun tekniklerin kullanılması durumunda komplikasyon görülme sıklığı oldukça düşüktür ve bunlardan kaynaklanan sorunların çoğunluğunun ikinci bir laser uygulaması ile düzeltilmesi mümkün olmaktadır.
- LASIK tedavisinin planlanması sırasında mevcut kırma kusurunun tamamının düzeltilmesi amaçlanır. Ancak excimer laser ile kornea tabakasına uygulanan yeniden şekillendirme işlemi ancak mikronlar ile ölçülebilecek boyuttadır ve tedavi sırasında bir miktar sapma oluşabilir. Bunun sonucunda LASIK sonrası önceden varolan kırma kusurunun bir kısmı geriye kalabilir veya fazla düzeltme olabilir. Diğer taraftan her insanın vücudunun iyileşme tepkisi farklıdır ve ameliyat sonrasında kornea tabakasındaki iyileşme cevabına bağlı olarak bazı hastalarda yapılan düzeltmenin etkisinde bir miktar gerileme (regresyon) olabilir. Tedavi sonrasında geriye bir miktar kırma kusuru kalması veya gerileme (regresyon) görülmesi daha çok yüksek dereceli göz bozukluklarının tedavisi sonrasında ortaya çıkmaktadır. Böyle bir durumda ameliyat sonrası iyileşmenin tamamlanması için 3 – 6 ay beklendikten sonra kornea tabakasının durumu tekrar değerlendirilir ve eğer uygun bulunursa geride kalan kırma kusurunun düzeltilmesi amacıyla ikinci bir excimer laser tedavisi uygulanabilir.
- LASIK cerrahisi sonrasında gözyaşı üretiminde geçici bir azalma ortaya çıkar ve bu gözlerde kuruluk hissi ile görmede zaman zaman bulanıklık şikayetlerine yolaçar. Ameliyat sonrasında gözyaşı üretimi normale dönene kadar yapay gözyaşı damlaları kullanılarak kornea tabakasının yüzeyinin yeterince nemli kalması sağlanır.
- Bazı kişilerde LASIK tedavisi sonrası aydınlık ortamlarda görüş iyi olmasına karşın, kontrastın düşük olduğu karanlık ortamlarda görüşte azalma ya da geceleri parlak ışıklarda dağılma veya harelenme şeklinde sorunlar ortaya çıkabilir.
- Özellikle genç hipermetrop hastalarda hastanın net gördüğü gözlük numarası ile göz bebeği ilaçla büyütülerek yapılan ölçüm arasındaki fark büyükse LASIK cerrahisi ile mevcut hipermetropinin hepsi düzeltilemeyebilir. Bu hastalarda 35-40 yaşından sonra tekrar düşük dereceli bir hipermetropi ortaya çıkabilir.
- Kırk yaş üzerindeki miyop kişilerin mevcut kırma kusurları bu kişilerin ayrı bir yakın gözlüğü kullanmadan sadece gözlüklerini çıkartarak yakını net görmelerini sağlar. Bu nedenle LASIK uygulanan 40 yaş üzerindeki miyop hastalarda tedavi sonrasında uzak gözlüğü ihtiyacı ortadan kalkarken, yakın için gözlük kullanma gereksinimi ortaya çıkar. Bu duruma çözüm olarak monovizyon yöntemi ile LASIK uygulanması mümkündür. Monovizyon yönteminde kişinin baskın olan gözündeki miyopi tamamen düzeltilirken, baskın olmayan gözün tedavi sonrasında 1 diyoptri civarında miyop olarak kalması sağlanır. Bu yöntem tedavi sonrasında hastanın baskın gözü ile uzağı net görmesini sağlarken diğer gözü ile de yakına odaklanabilmesine imkan verir.
- Flep oluşturulması sırasında sorun yaşanması, enfeksiyon gelişmesi, flep tabakası altında iltihabi hücre birikimi, kornea yüzeyini örten epitel tabakasının flep altına büyümesi ve uzun dönemde kornea tabakasında şekil bozukluğu (keratektazi) oluşması çok daha nadir (%0.5’ten az) görülen ancak daha ciddi komplikasyonlardır. Bu tür komplikasyonlar sonrasında bazen görme keskinliğinde kalıcı azalma, yani gözlük camları veya kontakt lens ile en iyi görme keskinliğinin ameliyat öncesinden daha düşük olması söz konusu olabilir.
Op. Dr. Turgay Çetin
Göz Hastalıkları ve Cerrahisi Uzmanı